Haziran 7, 2023

Çocukların Gelişiminde Sporun Etkileri ve Tamamlayıcı Unsurlar

6 – 15 YAŞ ARASI ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDE SPORUN ETKİLERİ VE TAMAMLAYICI UNSURLAR

Bu makalede Sporun 6 – 15 yaş arası çocukların gelişimleri üzerine katkılarını, ailelerin spora yönlendirme nedenlerini, sporun hangi nedenlerle ve bir amaca yönelik olup olmaması gerekliliği incelenmektedir. 19.Yüzyıl ve 20 Yüzyılda amaçlarda ne gibi değişimler olduğu canlı örneklerle açıklanmaktadır. Endüstriyel spor ile amaca yönelik olarak yapılan sporun kültürel unsurlar ile entegrasyonu araştırılmış ve kesin doğru olmamak ile birlikte genel kanı ortaya çıkarılmıştır.

GİRİŞ

Dünyamızda ve Ülkemizde sporsal faaliyetler artan bir hızla çocuklar ve gençler arasında yaygınlaşmaktadır. Aileler ise, çocuklarının gelişimine direkt katkı yaptığını düşünerek geçmiş dönemlerde olduğu üzere spordan uzak tutmaya değil bilakis sporu teşvik etmek için çaba harcamaktadır.

Spor ise bu talebi karşılamak için branşlara ayrılmış ve her düzeyden insanın yapabileceği veya yeteneksel analizlerle branş seçimleri kolaylıkla yapılmaya başlamıştır. Tüm bunlar ise sporu bir sektör halini almaya zorunlu kılmıştır.

Sporu içinde barındıran sektörel reklamlar artmış çeşitli iş kolları ile spor kulüplerinin yollarını birleştiren adımlar atılmıştır. Ancak ne yazık ki sporcu ile spor izleyicisi kavramı faaliyete geçmiş, sporun spor için yapılması ilkesini yerle bir etmiştir.

Biz Antrenörler ve Sportif İdarecilerin Temel isteği gençlerimizin özgürce spor yapabileceği, takım olmanın, paylaşmanın, yardımlaşmanın anlamını yaşayarak kavrayabilecekleri bir ortam yaratmaktır. Bu gençler spor yaparak büyüyecekler, arkadaşlığın, takım olmanın, paylaşmanın ne demek olduğunu öğrenecekler, birer sporsever olarak yetişecek ve sonraki hayatlarını öyle devam ettireceklerdir. Sporcularımız, iyi birer izleyici olacaklar, ileride geldikleri konumlarında spora katkı vermeyi sürdüreceklerdir.

Bu amaca uygun olacak biçimde kamuoyuna farklı bir spor anlayışı sunmak, sosyal farkındalık projeleri geliştirmek, yazılı ve görsel medyada bu amaca yönelik olarak aktivitelerde bulunmak, “çocuk sporcu” veya “sporcu öğrenci” kavramlarını yeniden ön plana çıkarmak adına önemli bir gelişme sağlayacaktır.

Asıl amacım, sportif başarı yanında çocuklarımıza, gençlerimize, okul sonrası ve iş yaşamlarına daha hazır bir hale gelmeleri konusunda katkı sağlamaktır.

Şimdi, bu amaca uygun olarak, yetenek, başarı, maç kazanmak/kaybetmek, teknik konuları bir kenara bırakıyor ve çocuklarımız Neden, Spor Yapmalı? Bu Onlara Ne Kazandıracak?  Sorularını gerçek ayrıntılar ve yaşanmışlıklar ile destekleyerek ayrıntılı şekilde irdelemeye başlayalım.

İki yıl önce çıkan bir röportajımda antrenörlük felsefemin sorulmasına cevap olarak; “Aslında bu felsefeler falan fasa fiso. Antrenörlük dediğiniz şey, Çok küçük oyuncu ile çizgi film konuşabilmek, biraz büyüdüğünde Play station oyunlarına hakim olmak ve antrenör olarak hangi kademe ve ne kadar kariyerin olursan ol birlikte yerlerde sürünecek kadar mutlu olmak, biraz daha büyüdüğünde genel kültür bilmek, can alıcı tüm sorularına hiç pürüzsüz cevap verebilmek, seni yargıladığında bunu ona anlatabilmektir, Küçük takımda doğru idol olmak için hiç fire vermemek, Yıldız takımda aynı dili konuşmak, Genç takımda maddi manevi her şeyinle oyuncunun yanında olmaktır. Antrenör, dediğin zaman, hayatında olan her şeye dikkat edeceksin”. diyerek cevaplamışım.   
Antrenörün, oyunculara karşı sorumlulukları nelerdir? sorusunu ise;
Bu durum karşılıklıdır diye düşündüm hep. Altyapı antrenörlerinin çoğu, takımı için yaşar. Oyuncuları da onu sahiplenir ve fikirlerini kendi fikriymiş gibi oyun sahasına, yaşam alanına yansıtır. Eğer böyle oyuncularınız varsa, bu sizin için iş olmaktan çıkıp, hayatınızın en büyük bölümü oluyor.

Birde bir önceki sorudaki söylediklerimin son paragrafı, antrenörün her yaş grubundaki oyuncusu için sorumluluğudur. Altyapı da en büyük sorun, basketbol okulları. İş tamamı ile karşılıklı çıkar ilişkisine döndü. Veli, geçmiş zamanlarda yapamadıklarını evladına yüklüyor ve çok süre almasını, atış hakkının onda olmasını, dersleri olduğunda antrenmana göndermeme hakkını kullanıyor spor okuluna karşı. Spor okulu ise, velinin mutluluğu için tüm gereksinimleri hiçe sayıp, mutlu bir yüz ifadesi ya da ses tonu ile aylık ücretinin peşini kovalıyor. Nice antrenör ağabeylerimin, ücretli takımlar çalıştırdıktan sonraki bugünlerini, sporcuların ve velilerin karşısında ne duruma düştüklerini, ama tek kelime edemediklerini gördükçe üzüntüm bin kat daha artıyor.”

Diyerek aileler, ülkemizin spor yönetimi ve spora bakış konusunda ki hassas noktaları belirtmiştim. Bu tamamı ile sporun çocuklarımız üzerindeki psikolojik etkileri ile bağlantılı idi.

Pediatrik endokrinoloji uzmanı Ergun Çetinkaya ise “Çocuklarda Spor ve Egzersizin Büyümeye Etkisi”konusundaki yazısında şu ifadelere yer vermektedir

Sporun büyüme ve gelişmeye olan etkilerini ortaya çıkarmak için çocuklarda birçok çalışma yapılmış ve düzenli yapılan sportif aktivitenin çocuğun boyuna ve vücut ağırlığına etkisi araştırılmıştır. Sportif başarı amacıyla spora başlama yaşının giderek düşmesi nedeniyle antreman veya egzersizin kaslar, büyümeyi uyaran hormonlar ve henüz kapanmamış olan büyüme plakları üzerindeki etkilerine ilişkin tartışmalar güncelliğini korumaktadır.Düzenli fiziksel aktivite, spora katılım veya antrenmanın, ulaşılan boy uzunluğu, boy uzama hızının zamanı ve boy uzama hızını etkilediği henüz tam olarak gösterilebilmiş değildir. Ancak yüzme, tenis, basketbol ve kürek gibi spor türleriyle uğraşan çocukların yaşıtlarından daha uzun ve ağır oldukları gözlenmektedir. Bu durum bazı spor türlerinin avantajlı olabileceğini düşündürmektedir. Futbol, yüzme ve kürek gibi spor türlerinde erken olgunlaşma özellikle erkekler; cimnastik, paten gibi spor türleri ve bale gibi sanat dallarında geç olgunlaşma özellikle kız çocukları için avantaj oluşturabilmektedir. Bu nedenle spora bağlı seçimler yapılırken antrenmanın olgunlaşma üzerine olan etkilerinin dikkate alınmasında yarar vardır. Uluslararası organizasyonlarda performans yaşının bazı spor türlerinde giderek düştüğü görülmektedir. Bu durum spora daha erken yaşlarda başlanmasına neden olmaktadır. Küçük yaşta antrenmana başlamanın olumsuz psikolojik etkileri ile ilgili çalışma sayısı azdır. Psikolojik etkilerin yanında fiziksel anlamda da tek yönlü ve ağır antrenmanlar uygulanmadıkça bir sorun olmamaktadır. Uzun süreli dayanıklılık çalışmaları hem psikolojik hem de kas, tendon ve eklemlerin tekrarlayan zorlanmalar altında kalmaları nedeniyle uygun olmayabilirler. Çocukların mekanik verimlilikleri iyi olmadığı için aynı işi yaparken daha çok oksijen tüketir ve daha çabuk yorulurlar. Bu yaşla birlikte gelişme gösterecektir. Yine de antrenmanlar çok uzun tutulmamalı ve sık dinlenme aralıkları verilmelidir. Ayrıca yarışma ortamından çok oyun içerikli çalışmalara yer verilerek o sporun temel özellikleri öğretilmeye çalışılmalıdır. Fiziksel gelişim sırasında boyun uzaması kemiklerin epifiz adı verilen büyüme plaklarından sağlanmaktadır. Aşırı fiziksel yük ve büyüme plaklarına gelen darbeler, bu bölgelerin erken kapanmasına neden olabilmektedir. Okul çocukluğu döneminde sağlık toplarıyla çalışmalar ve zamanla vücut ağırlığıyla yapılan çalışmalara da yer verilmesi önerilirken ek ağırlık çalışmalarının 15-16 yaşlara kadar ertelenmesi gerekmektedir.

Sporun, çocukların gelişimi üzerinde yarattığı etkiler üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Bazı araştırıcalara göre ise, fiziksel aktiviteler organizmada azot tutuluşunu ve protein sentezini arttırmakta, sonuç olarak lateral büyümeyi uyarmaktadır.

Sporsal aktivitelerin kemik gelişimi üzerine etkisi üzerinde yapılan araştırmalar   sınırlı stresin kemik büyümesine faydalı olduğu göstermiştir. Hareketsizlik kemik büyümesine zararlı sonuçlar verirken, aşırı ve şiddetli stres de kırıklara neden olabilir. Bazı çocuklar için atma, atlama veya kaldırma kemik dokularda istenmeyen sonuçlar yaratırken, diğer çocuklarda durum böyle olmayabilir. Egzersiz kemik genişliğini ve mineralizasyonunu arttırıken, hareketsizlik azaltır. Optimal bir süre ve şiddette yapılan egzersiz kemiklerin epifiz denen büyüme ile ilgili kısmına büyümeyi uyarıcı etki yaparken, uzun süreli şiddetli egzersiz büyüme üzerine fayda yerine zarar verebilir. Sonuç olarak; bilinçli olarak yapılan, belli süreleri aşmayan ve şiddeti çocuğun yaş grubu ile uyumlu olan fiziki egzersizler büyümeyi uyarıcı etki yaparlar.

Bir dokunun hassasiyeti, büyüme hızıyla orantılı olarak gelişir. Bu nedenle, çocuklar yetişkinlere oranla fizyolojik yönden doğru olmayan antreman uygulamalarında daha çok yüklenme yaralanmaları tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu durum ergenlik çağında sıçrama dönemindeki çocuklar için daha da önemlidir çünkü ortopedik olarak aşırı yüklenme tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.

Gelişmekte olan organizmaya tek yönlü ve hazırlık yapılmadan yapılacak yüklenmelerde hemen ya da sonra doku harabiyetleri ortaya çıkabilir. Gelişmekte olan çocuklarda omurlara fazla yüklenmekten çekinmek gerekir. Çünkü aşırı yüklenmeler, omurgada şekil bozukluklarına ve kemik deformasyonlarına, büyümede duraksamaya ve hareket yeteneğinde azalmaya yol açabilir

Büyüyen bir çocukta büyüme hormonunun çok salgılanması çok uzun boylu olmaya, az salgılanması ise kısa boy ya da cüceliğe neden olur. Erişkin yaşta büyüme hormonu fazla salgılanırsa “Akromegali” denen el, ayak, çene ve kafatası kemiklerinin anormal boyutlarda olması ile karakterize bir durum oluşur. Egzersizde, yapılan egzersizin şiddetinin ağırlığına bağlı olarak büyüme hormonunda da artış gözlenir. Büyüme hormonunda görülen bu artışın dayanıklılık gerektiren egzersizlerde daha yüksek oluşu, büyüme hormonunun serbest yağ asitlerini enerji kaynağı olarak kullanımını arttıran etkiye sahip olmasına bağlanmaktadır. Bu yüzden büyüme hormonu daha çok uzun süreli submaksimal şiddette yapılan egzersizde, performansı etkileyen bir hormondur. Bu hormonun anabolik etkilerinden dolayı iskelet ve kaslarda büyüme meydana geldiğinden bazı sporcular kas kütlelerini arttırmak için doping amaçlı büyüme hormonunu kullanmaktadır. Yorucu bir egzersizden sonra toparlanma döneminde büyüme hormonunun normale dönmesi ise sporcularda daha hızlı olmaktadır.

Çocukluk Döneminde Düzenli Egzersizin Başkaca Yararları
Kilo kontrolü

Ülkemizde fazla kilolu çocukların oranı erkek çocuklarda %11,6, kızlarda %13,2 kadardır. Bu durum hipertansiyon, zararlı kan yağlarında yükseklik, hipertansiyon, Tip 2 diyabet (Şeker hastalığı), büyüme hormonu salgılama bozuklukları ve solunumsal ve ortopedik problemlerle karşılaşma riskini artırmaktadır. Çocuk obezlerin %40’ı, ergenlikte obez olanların da %70’i erişkin yaşlarda da obez olmaktadır. Bu nedenle çocukluk ve ergenlik çağında obezite ile yapılacak mücadele erişkin yaşlardaki sağlık açısından da çok önemli sayılmaktadır.

Psikolojik rahatlama

Hasta ruhsal olarak kendini daha iyi hisseder, depresyon ve anksiyete semptomlarının azalmasını sağlar.

Adolesan dönemde yapılan egzersizin başkaca amaçları şunlardır:

– Fiziksel egzersiz, sağlık ve kendini iyi hissetme, büyüme ve gelişmeyi sağlamak

– Yetişkinlikte aktif yaşam stilini oluşturmak

– Kemik mineral yoğunluğunu arttırmak ve ilerde osteoporoz oluşma riskini azaltmak

– Aşırı kilo veya obezite insidansını ve yetişkinlikte kronik hastalıkların görülme riskini azaltmak

Bunlara ek olarak diğer bir konu ise sporcu ailesi, hakemi, antrenörün sporcuya etkisidir. Konu ile ilgili en güzel yazıyı Emre Dağdelen kaleme almış idi. Emre Dağdelen’in kaleme aldığı betimlemede şu ifadeler yer almaktadır.

Şimdi anlatacağım hikâyede sahada 4 tane kamera olacak, 1. kamera aile kamerası, 2. kamera çocuğun kamerası, 3. kamera sahayı çeken kamera, 4. kamera salonun dışını çeken kamera.Haydi bakalım kameralar kayıtta

  • 1. kamera: aile kamerası

Çocuğunuz sonunda sahaya çıkıyor. Sizde ailenizle beraber onu desteklemeye gittiniz. Zaten o güne kadar yapılan antrenmanlarda, hazırlık maçlarında diğer aileler ile tanıştınız. Hep beraber sizin takımın arkasındaki tribüne oturdunuz. Evet, gördünüz çocuğunuz 4. sırada koşarak geliyor. El sallıyor, alkışlıyorsunuz, tabii o mahcup bir edayla ya size göz kırpıyor ya da yapma ya baba ya da anne gibisinden bir bakış atıyor. Kolay mı ailesi önünde maç oynayacak, ne kadar onur verici bir an onun için.

  1. kamera: sahayı çeken kamera

Yeni alınmış ayakkabıların altı ötüyor sahada, arkadaşları ona sataşıyorlar, sadece ayakkabılar bile 20 sayı atar diye. Evet, duruşu değişiyor, güveni biraz daha artıyor. Smaç vuramıyor ama turnikeleri o kadar yüksekten bırakıyor ki, sanki smaç vuracak. Isınma hareketlerinden sonra, iyice terliyor, kaçan şutlardan sonra, normalde %100 ile oynarmış gibi bir hava estirerek. Ya ayakkabısının altını siliyor ya da top kayıyormuşçasına ellerine bakıyor.

  1. kamera: çocuğun kamerası

Hadi artık, şu ısınma süresi hala bitmedi mi? diye düşünürken, hakemin düdüğü ve evet ilk 5ler sahaya davet ediliyor. Daire oldunuz, antrenörünüz soyunma odasında ilk 5i söylemedi, hepiniz onun gözlerinin içine bakıyorsunuz. İşte senide seçiyor, karnın mı ağrıdı?, emin ol birazdan geçecek. Tabii o sırada anne ve babanda tribünde gururlanıyor, ne de olsa oğulları ilk 5te başlayacak. Sahaya girerken arkadan bir ses hadi aslanım!. Babanın sesi, ne yapsın o da en az senin kadar heyecanlı.

  1. kamera: sahayı çeken kamera

Bütün enerjinle oynuyorsun, savunma yapıyorsun, işte bir hızlı hücum ve turnikeden sayıyı buluyorsun. Alkışları duyuyorsun, bir kulağın antrenöründe, bir kulağında doğru olmasa da ailende.

Rakip takım oyunu sertleştiriyor ve hakemler oyun sertliğine izin veriyor. O sırada sana da yapılan bir faul çalınmıyor ve baban yerinden kalkıp hakeme bağırıyor. Rakip takımın velilerinden biriside babana.

  1. kamera: çocuğun kamerası

Ne oluyor anlamıyorsun, sen aldığın eğitimden dolayı, hakemle hiç konuşmadan yerine dönüyorsun. Rakip takım maçı önde götürürken, birde bakıyorsun ki baban, tribünden antrenörüne bir şeyler söylüyor. Kafandan kaynar sular dökülüyor. Baban hemen antrenörün arkasında ve tavrı iyice sertleşiyor. Oynamaya çalışıyorsun ama zorlanıyorsun. Arka arkaya birkaç pozisyon atışları kaçırınca, antrenörün seni oyundan alırken, baban oğlum kaçar mı ya onlar diye sana serzenişte bulunuyor. Omuzlarının çöktüğünü hissediyorsun.

1.kameraaile kamerası

Baba hakemin oyunu durdurup, kendisini uyardığa inanamıyordu, o önce kendisine baksın, doğru dürüst düdük çalsın. Tamamen haklıydı, kendisine karışamazdı.

2.kamera: sahayı çeken kamera

Devre olur, takımlar soyunma odasına gider, bir altyapı maçında ortam lig maçlarını aratmayacak şekilde gerilmiştir. İki takımın velileri, birbirlerine hasım olmuşçasına bakışırlar, hakemler gergin, polis bile altyapı maçında tribündeki yerini almıştır. Oyuncular soyunma odasında antrenörlerinin taktiklerini dinlerken, kafalarının bir bölümü de acaba bizimkiler ne yapıyordur gibi düşüncelerle doludur.

  1. kamera: aile kamerası

Çocuğunun sahaya çıkacağı en yakın yerde bekliyordu. İşte oradaydı. Hemen ona seslendi. Oğlu ona baktı, hadi aslanım, yeneceğiz onları. Biz sana güveniyoruz dedi ve tribündeki yerini aldı.

3.kamera: çocuğun kamerası

İkinci yarı için sahaya çıkarken, eski hevesi yoktu. Devreye geride girmişler, antrenörden fırça yemişler ve kendiside beklendiği kadar iyi oynamıyordu. Sahaya adım attı ki, babasının kendisine seslendiğini duydu. İçinden baba yapma ya dedi ama yine de ona doğru yaklaştı. Babası ona, hadi aslanım, yeneceğiz onları. Biz sana güveniyoruz dedi. Dedi ama sanki onu sadece destekleselerdi, oğlum önemli değil, siz elinizden geleni yapın, bizim için önemli olan o deseydi.

4.kamera: sahayı çeken kamera

Maç tekrar başladı ve antrenör onu tekrar ilk 5te başlattı. İki takımda antrenörlerin ve tribünde ki taraftarların bağırışları ve hakemleri düdüklerinin stresleri altında karşılaşmaya devam ettiler. Maçı sonunda doğal olarak bir takım kaybetti. Kim mi kaybetti Devam edelim

  1. kamera: çocuğun kamerası

Maçı kaybetmişleri. Hayır ya daha ilk maçlarıydı. Şampiyon olacakları, onlardan daha iyi bir takım yoktu. Başı öne eğik, antrenörün içeri gelip kendilerine bağırması bekliyordu. Tabii aklından bir sürü düşüncelerle, dışarıda bekleyen anne ve babasını üzmüştü, antrenörünün güvenini kırmıştı ve buna benzer düşünceler. Antrenörleri odaya girdi. Hepsine başlarını yukarı kaldırmalarını söyledi. Kendiside başını kaldırdı, o an antrenörü ile bakışları kesişti, aferin dercesine ona bakıyordu. Antrenörleri çok kısa bir konuşma yaptı, daha yolun başındaydılar, gösterdikleri mücadeleden dolayı kendilerini tebrik ediyordu ve oyuncuları ile gurur duyuyordu. Hep beraber ayağa kalktılar elleri birleştirdiler ve 1,2,3 .. hep beraber gırtlakları yırtılırcasına takımlarının isimlerini haykırdılar. Şimdi düşünceleri değişmişti, kendine güveni yerine gelmiş, kazanmak, kaybetmek bir yana mücadele etmenin antrenörü tarafından çok önemli olduğunu öğrenmişti.

  1. kamera: salonun dışını çeken kamera

Oyuncular birer, ikişer sahayı boşaltıyorlardı. Çocuğu çıkan aile ya onu tebrik ediyor ya da teselli ediyordu. Bir aile daha oğullarını bekliyordu, baba biraz sinirli, anne sakin ve şefkatli gözler ile bekliyordu.

  1. kamera: aile kamerası

Kendisine kızıyordu ama ne yapsın kontrol edememişti kendini, Oğlu çıksa, bir çıksa ama bir türlü çıkmıyordu işte. Acaba kendisi mi içeri girseydi Eşine baktığında, sanki bu düşüncesini anlamışçasına yapma dedi.

  1. kamera: çocuğun kamerası

Her şey düzelmişti, hayır her şey değil. Dışarıda babası vardı, annesi vardı. Bir sınavı daha vardı. Soyunma odasında ki bütün olumlu konuşmalara rağmen, omuzları düşmüş ve başı önce çıktı salondan. Gözleri ailesini aradı. İlk önce annesinin gülen yüzünü gördü, kendisine el sallıyordu, kendiside annesine el salladı. Sonra gözler babasının gözleri ile buluştu, babası kendisine gülümsüyordu. O da babasına güldü ve ailesine doğru hızlı adımlarla ilerlerler. Dışarıda bulunan arkadaşlarının aileleri de kendisine, aferin iyi oyundu, aferin diyorlardı.

5.kamera: salonun dışını çeken kamera

Önce annesini öpen çocuk, daha sonra babasını öptü. Babası çocuğun saçlarını okşadı ve aferin oğlum, çok iyi oynadın, annen ve ben seninle gurur duyduk dedi. O an baba ve oğul birbirlerine sarıldılar. Daha sonra baba devam etti, beni bilirsin heyecanlıyım ben, o yüzden ilk maçında sanırım senden daha fazla heyecanlıydım ama bundan sonra gör babanı, takımın en centilmen destekçisi ben olacağım dedi. O sırada anne söze girdi ve hadi ama maçtan çıktık acıktım, hadi evde size ziyafet hazırladım dedi. Hep beraber arabalarına bindiler ve evlerine doğru yola çıktılar.

Sanırım bu ve buna benzer diyaloglar ya da hissiyatları yaşamışsınızdır. O yüzden birçok genç kardeşimiz ilk başlarda ailelerinin maçlarına gelmesini istemeyebilirler. Maçın sonucunun ne olduğu hiç önemli değil, önemli olan o çocuklar sahada emek harcıyorlar ve ter döküyorlar. Harcanan emek ve terin karşılığı onları eller çatlayana kadar alkışlamak olmalı.

Dr. Mesut Nalçakan’ın spor ve sağlığı birleştiren, çocuk gelişimine doğrudan katkı sağlayacak çalışmasını okumalısınız

Çocukluk dönemi doğumdan itibaren 11-12 yaşına kadar süren bir zamanı kapsar. 0-1 yaş süt çocukluğu, 1-3 yaş küçük çocukluk, 3-6 yaş okul öncesi çağı, 6-10 yaş birinci okul çocuğu çağı, 10-12 yaş ikinci okul çocuğu çağı olarak kabul edilir.  Genel bir yaklaşım olarak fiziksel, zihinsel ve psikolojik gelişimindeki seyrine bakarak cinsel olgunluğa erişmesine kadar olan sürecin çocukluk dönemi olarak ele alınması benimsenmiştir.

Çocuk organizmasının devamlı büyüme, gelişme ve değişme süreci özelliği ile yetişkinden ayrılmaktadır. Büyüme; organizmadaki hücre sayılarının ve hücrelerin büyüklüğünün artarak vücut hacim ve kütlesinin artması, gelişme ise; hücre ve dokuların yapı ve bileşimindeki değişimlerle biyolojik işlevlerin kazanılması, bedensel olgunlaşma olarak ifade edilebilir.

Büyüme ve gelişme genetik olarak kontrol edilmektedir. Ancak farklılıklar ırk, çevre, cinsiyet, beslenme, sosyo-ekonomik-psikolojik ortam, geçirilen hastalıklar gibi çeşitli faktörler büyüme üzerinde etkili olabilmektedir.

Fiziksel aktivitenin genetik olarak kodlanmış büyüme ve gelişme üzerine etkili olabileceğine dair birçok çalışma vardır. Boydan çok hacimsel gelişmeye katkısı olduğu kabul edilir. Özellikle kemik ve kasların gelişiminde aşırı olmayan fiziksel aktivitenin olumlu sonuçları bildirilmiştir. Ergenlik dönemine kadar kızlarda ve erkeklerde büyüme ve gelişme benzer seyreder. Ergenlikten sonra erkek çocukların gelişimleri daha fazla olur. Sosyal ve ekonomik koşulları daha iyi olan, beslenmesi ve yeterli enerji alımı daha iyi olan çocuklarda büyüme ve gelişme daha iyi olmaktadır.

Çocukluk çağında İyi düzenlenmiş bir fiziksel aktivite programı çocuğun spor ile günlük aktiviteleri arasında bir denge sağlamalı ve ailenin de desteğini almış olmalıdır. Eğitim programı ile uyumlu bir şekilde düzenlenmiş fiziksel aktivite çalışmalarının eğitim ve öğretime olumsuz etkilerinin olmadığı gösterilmiştir. Buna karşın kendini tanımasına zemin hazırlaması ve can sıkıntısının giderilmesi yolu ile okul başarısını artırmaktadır

Aerobik güç-kapasite olarak ifade edilen dakikada kilogram başına kullanılan oksijen miktarı okul dönemi boyunca azalmaktadır, ayrıca bazı kardiyak risk faktörleri de çocukluk döneminden itibaren söz konusu olmaktadır. Tüm bu faktörler etkin bir egzersiz ile kontrol edilebilmektedir. Düzenli aktivitelere katılan çocuklar sağlıklı yaşam için gerekli alışkanlıkları kazanırlar. Ayrıca sigara ve madde kullanımı konusunda da önleyici etkileri vardır.

Çocukluk döneminde fiziksel aktivitelere katılımın olumlu etkileri
  • Büyüme ve gelişmenin daha iyi olması
  • Aktif yaşam biçimi kazandırılması
  • İleride oluşabilecek hastalık risklerini azaltma
  • Vücut sağlığının olumlu etkilenmesi
  • Fiziksel uygunluk (fitnes)  sağlanması
  • Aşırı kilo alımının önlenmesi
  • Kemik yoğunluğunun artırılması
  • Fiziksel yeteneklerin gelişimi
  • Vücudun hareket kabiliyetini anlama ve değerlendirme
  • Entelektüel gelişime katkı sağlama
  • Kişisel ve sosyal gelişime katkı sağlama
  • Kendine güveni geliştirme
  • Yaratıcı doğal yetenekleri geliştirme
  • Stresle baş edebilme yeteneğini kazanma
  • Ruhsal iyilik ve gelişme, kendini daha iyi hissetme,
  • Bir konuya yoğunlaşma (konsantrasyon) yeteneğini kazanma
  • Hoşgörü, iyi iletişim, saygı duyma, kendini tanıma, sebat etme, hedef koymayı öğrenme, zaman yönetimi becerisi kazanma, zorluklarla mücadele yeteneği kazanma, takım çalışmasını öğrenme gibi birçok olumlu kişilik özellikleri kazanma;
  • Kötü alışkanlıkların edinilmesini önleme

Tüm bu olumlu etkilerine karşın fizik aktivite ve düzeli spora katılımın potansiyel olumsuz etkileri olarak; 1. kötü teknik ve yeteneğin ve yarışmalarda başarısızlıkların olumsuz davranış biçimleri geliştirilmesine yol açması 2. Bazen büyüme kıkırdaklarını da etkileyebilen travmatik veya aşırı kullanma (overuse) yaralanmalarına yol açması 3. çok nadiren kardiyovasküler ya da tanımlanamayan hastalıklara bağlı ani ölümlerin oluşması olarak sayabiliriz. Sporun, fiziksel aktivitenin yol açabileceği risklerin çoğu kontrol edilebilen ve engellenebilecek risklerdir

Çocukluk dönemleri ve aktiviteler

Her çocuk ve gencin egzersize ihtiyacı vardır. Fiziksel ve psikolojik değişimleri nedeniyle çocuklar erişkinlerin birer minyatürleri olarak görülmemelidirler. Çocukluk çağı geniş bir zaman dilimidir ve her çocuğun gelişim ve büyüme çizgisi farklı olabilecektir. Aynı yaştaki çocukların fiziksel yetenek ve olgunlukları çok farklı olabilecektir. Bu faktörler göz önüne alınarak uygulanması düşünülen aktivite programı planlanmalıdır. Bu nedenle beklenti ve hedefler çocuğun gelişme düzeyine uygun olmalıdır. Bu noktada hekimlere ve spor eğitimcilerine iş düşmektedir. Aşağıda yazılmış olan aktiviteler genel öneriler olup çocuğun gelişim ve büyüme durumu göz önüne alınarak karar verilmelidir.

2-4 yaş

Bu yaş çocukları koşma, yakalama, sıçrama gibi birçok temel becerileri yapabilirler. Denge ile ilgili gelişim devam etmektedir. Hareketli nesneleri izlemede zorlanır, dikkatleri kısa sürelidir. Kopya ederek öğrenirler. Planlanmış uzun süreli aktiviteler uygun değildir. Değişik eğlenceli oyun aktiviteleri yaptırılabilir. Oyun alanlarında, kırda koşma, yürüme, sallanma, yuvarlanmalar aktiviteleri, gözetim altında olmak koşulu ile su oyunları, pedagojik olarak yetkin eğitmenlerce verilebilecek basit cimnastik ve dans aktiviteleri önerilebilir.

Erken çocukluk dönemi (5-7 yaş)

Bu yaş döneminde bireysel aktivitelere ağırlık verilmelidir. Denge daha çok gelişmiştir, hareketli nesneleri daha iyi izler, dikkat süresi biraz daha uzamıştır, ancak birçok detayı hatırlamakta ve hızlı karar vermekte zorlanır. Fiziksel gelişim, büyüme ve motor yetenek gelişimi için çeşitli aktiviteler önerilmektedir ancak bunlar uzun süreli olmamalı ve sık dinlenmeler verilmelidir. Dans aktiviteleri, cimnastik çalışmaları, seksek benzeri oyunlar, İp atlama, ağır olmayan toplarla oynama, atma, yakalama, üç tekerlekli veya destekli bisiklete binme, tırmanma, gözetim altında yüzme, kendi vücut ağırlığı ile veya hafif toplarla ağırlık çalışmaları önerilir. Altı yaştan sonra çocukların motor yetenekleri ve güvenlik algılamaları artmaktadır. Takım sporlarına uyum sağlama yetenekleri artar. Çocuklar motive etmek için hareketlerinden övgü ile söz edilmelidir.

Orta çocukluk dönemi (8-9 yaş)

Daha karmaşık aktiviteleri yapabileceklerdir. Fiziksel gelişim, büyüme ve motor yeteneklerin gelişimine yönelik olarak koşma, yüzme, tırmanma, dans aktivitelerine denge, esneklik, çabukluk ve ritim çalışmaları eklenmeli. Yarışmamak kaydı ile cimnastik, futbol, yüzme, tenis, bisiklet, dans, koşu, kayak, beysbol sporlarına daha ciddi eğilebilirler. Bu dönemde disiplin, kurallara uyma, cezalandırma, takım olarak hareket edebilme gibi kavramlar yerleşir. Bu dönemde özellikle kızların erken gelişim gösterebileceği göz ardı edilmemelidir. Ağırlık çalışmaları için kendi vücut ağırlığı yanı sıra gözlem altında olmak koşulu ile hafif ağırlıklarla basit teknik çalışmalar önerilebilir

Geç çocukluk dönemi (10-12 yaş)

Fiziksel gelişim, büyüme ve motor yeteneklerin gelişimi için kuvvet, sürat, dayanıklılık gibi temel biyomotor özelliklerin artırılmasına yönelik aktiviteler daha sistemli ve planlı yapılmaya başlanır. Kızların bir kısmının ergenlik dönemleri içinde olabilecekleri dikkate alınmalıdır. İlgi alanlarındaki spora yönelmeleri söz konusudur. Daha karmaşık aktiviteler ve beceriler çalışılmaya başlanır. Ağırlık çalışmaları teknik çalışmalar olarak yaş grubuna ve yönlendiği spor disiplinine uygun olarak ağır yüklenmeler olmaksızın kontrol altında olmak kaydı ile yapılabilir. Koordinatif özelliklerin gelişimine yönelik çalışmalar yapılır. Spor dalına özgü tekrarlar yapılır. Bireysel veya takım olarak yarışma tarzı organizasyonlara katılım başlar. Oyun kuralları, taktik ve teknik çalışmalar daha rahat algılanarak yapılır. Sosyal açıdan liderlik, grup içi iletişim, arkadaşlık, takım ruhu, centilmenlik, gibi özelliklerin yerleştiği dönemdir. Pratik yeteneklerin kullanımı gelişir, Atletizm, kayak, tenis, yüzme ya da futbol, basketbol, voleybol, gibi takım sporları daha ciddi düzeyde yapılmaya başlanabilir.

Erken ergenlik dönemi 13-15 yaş

Bu dönemde hızlı bir büyüme söz konusudur, ancak vücut daha az esnektir artık. Puberte oluşumu söz konusudur. Dikkatleri çok iyidir, oyun taktiklerini ve stratejileri uygularlar. Bu dönemde kuvvet gelişimi önemlidir ve ağırlık çalışmalarına başlaması önerilir. Gelişimini tamamlamış olanlar için atletizmin dalları, basketbol gibi takım oyunları yanı sıra kayak ve cimnastik gibi branşlar yaptırılabilir

Geç ergenlik (16-18 yaş)

Yetişkin düzeyinde gelişime ve yetişkinlerin düzeyine yakın becerilere sahiptir. Dikkat ve algılama çok iyidir ve tamdır, kuvvet kazanma üzerinde çalışmalar yapılabilir. İlgiye bağlı olarak tüm sporlar önerilebilir. Yarışma düzeyinde halter ve karate, tekvando gibi savunma sporlarına, ancak bu dönemden sonra izin verilebilir.

Spor, ergenlik döneminde gençlerinin temel gereksinimlerine doyum sağlayacak önemli bir etkinlik alanıdır. Ergenlik döneminde aktivitelerine devam edenlerde yüklenmeler çocukluk dönemine göre daha fazla olmaktadır, bu da egzersizin kardiyak risk faktörlerine yönelik olumlu etkilerini artırmaktadır. Ancak bu dönemde bireylerde artan bağımsız olma isteği yanı sıra tecrübe azlığı nedeniyle maceraya yönelik aktivitelerinde riskler de artmaktadır. Fiziksel aktiviteye katılım bireysel karakterlerinin oluşmasında etkili bir faktör olmaktadır. Bu dönemde performans artırmaya yönelik ilaç kullanımlarını ve her şeye karşın kazanma isteğini ahlaki gelişim açısından olumsuz etkiler olarak sayabiliriz. Güreş gibi ağırlık kaybı gerektiren sporlar yanı sıra fiziksel görünümün de değerlendirildiği bazı sporlarda (bale, cimnastik) yeme bozuklukları (anoreksia, bulimia) sık olmasa da görülebilmektedir. Aşırı fiziksel aktivite ve negatif enerji ve mineral dengesi ileri yaşlarda düzeltilmesi zor olan kemik yoğunluğunda azalmaya yol açabilecektir. Profesyonel düzeyde sporla uğraşmanın çok zaman gerektirmesi bazen ters teperek spora ara verme gibi sonuçlar doğurabilir.

Birçok spor dalı için spora başlama yaşı ve müsabaka yaşı değişik çalışmalarla önerilmiş olmasına rağmen, fikir birliğine varılmış kesin yaş sınırları yoktur. Spora katılımı konusunda çocuğun gelişimi ve büyümesi dikkate alınarak karar vermek daha uygun bir yaklaşım olacaktır. Aşağıdaki tabloda değişik sporlar için verilen başlama yaşları daha çok sporun gerektirdiği antrenmanların organize olarak düzenli yapılabileceği yaş önerileridir. Çocuklara 4-5 yaşlarından itibaren bazı sporların oyun aktiviteleri tarzında yaptırılması sağlıklı büyüme ve gelişme açısından uygun olur. Başlangıç olarak yüzme, dans ve cimnastik gibi sporlar oyun tarzında yaşa uygun çalışmalar olarak planlanabilir. Organize sporlara ve yarışmalara katılımın 10 yaşlarından sonra başlaması önerilmektedir. Spor dallarının birçoğunda üst düzey antrenmanlar ancak 14-16 yaşlarından sonra başlanabilir.

Sporlar dallarına özgü antrenmanlara başlama ve müsabakalara katılım için önerilen yaşlar
İlk başlama Yaşı
Yarışmalara katılma yaşı
·       Cimnastik    6-8 yaş 9 -14 yaş
·       Yüzme    7-8 yaş 11-14 yaş
·       Dans   8-12 yaş   9-10 yaş
·       Artistik Buz Pateni     7-9 yaş 11-13 yaş
·       Basketbol 10-12 yaş 14-16 yaş
·       Tenis    7-8 yaş 11-14 yaş
·       Okçuluk 12-14 yaş 16-18 yaş
·       Futbol 12-14 yaş 16-18 yaş
·       Atletizm 10-16 yaş 14-18 yaş
·       Voleybol 10-12 yaş 15-16 yaş
·       Su Topu 10-12 yaş 16-17 yaş
·       Kayak    7-8 yaş 12 (alp) 16 (kuzey) yaş
·       Kürek 11-14 yaş 16-18 yaş
·       Hentbol 10-12 yaş 14-16 yaş
·       Eskrim 10-12 yaş 16-16 yaş
·       Okçuluk  8 -10 yaş 16-17 yaş
·       Savunma sporları   8-10 yaş 14-16 yaş
·       Güreş 11-13 yaş 16-18 yaş
·       Bisiklet 12-15 yaş 16-18 yaş
·       Halter 14-15 yaş 17-18 yaş
·       Boks 13-15 yaş 17-18 yaş
·       Yelken 10-12 yaş 14-16 yaş
·       Havacılık sporları 15-16 yaş 17-18 yaş
·       Binicilik 10-12 yaş 14-16 yaş
Çocuğun aktiviteye yönlendirilmesinde ailelerin rolü

Çocuğun aktiviteye, spora erken yönlendirmesinde ailesine çok önemli görevler düşmektedir. Anne babanın iyi bir örnek oluşturması önemlidir. Atılacak olumlu adımların çocukların yaşamını etkileyecek bir alışkanlığı kazanmasının yolunu açabileceği unutulmamalıdır. Çocuğu ilgi alanına uygun olarak spor etkinliklerine götürüp, spor çeşitlerini ve nasıl yapıldıklarını açıklamak, gerekli malzemeleri sağlayıp diğer çocuklarla oynaması için ortam yaratılması önemlidir.

Anne baba olarak İlgilendiğiniz bir spor varsa bunu ve becerilerinizi çocuğunuzla paylaşın, çabanın ve de çalışmanın kazandığı bir ödül olduğunu ve en iyisi olmaksızın da bu spor aktivitesinden zevk alınabileceğini öğretin.

Spora katılımda karar verirken öncelikle spora güvenli katılımın önemi vurgulanmalıdır. Çocuğunuz bir aktiviteyi daha ciddi olarak yapmak üzere karar verdi ise organize sporlara katılımı konusunda herhangi bir engel olup olmadığı konusunda hekiminize danışmalı, spora katılım öncesi tıbbi kontroller yapılmalıdır. Geçmişte çocuğunuz kronik bir hastalık geçirdi ise spora katılıma karar verme aşamalarında hekiminize danışarak hangi aktivitelerin uygun olabileceğini öğrenmek gereklidir.

Pratik olarak çocuğunuzu spora yönlendirdiğinizde şu önerilere dikkat etmekte yarar olacaktır; Spor için gerekli malzemelerin maliyeti, fiziksel temas miktarı, bireysel yeteneklerin önemi, takım performansının önemi, takımın büyüklüğü, her bir çocuğun katılım şansı.

Bulunduğunuz yörede birçok spora katılabilme şansı var ise çocuğunuzun bunları denemesi için fırsat yaratın. Çocuğunuz bir aktiviteye başlamadan önce ne kadar çok değişik aktivite deneyip de iyi yapabildiği bir alnı seçerse hem yaptığı aktiviteden daha çok keyif alacak hem de daha başarılı olabilecektir. Tenis, koşu, golf gibi bireysel sporlar yanı sıra futbol, voleybol gibi takım oyunlarını da denemesini sağlayın. Temas sporlarına yatkın olup olmadığını gözlemleyin, el göz koordinasyonu değerlendirin, top oyunlarına yatkınlığını gözlemleyin.

Spora karar verirken çocuğuz emin ellerde ve güvenli mi değerlendirin. Spor eğitmeni veya çalıştırıcı oyunun kurallarını koyuyor mu? Oyunun gerektirdiği koruyucu malzemelerin kullanılmasını denetliyor mu? Sadece iyi oyunculara mı şans tanıyor? Çalıştırıcının çocuğun büyük olmadığının, gelişimini tamamlamadığının farkında mı? Verilen talimatlar çocuğunuzun güvenliğini sağlamaya yönelik olarak yeterli mi? Çalıştırıcı sürekli bağırıyorsa, iyi oyuncuları oynatıyorsa, çocuğunuzun katılma istek ve cesaretini yitirmesine yol açabilecektir. Çocuğunuzun antrenörüne saygı duyun ve gösterin. Onunla iletişim halinde olun. Eğer uygulamaları ile ilgili katılmadığınız noktalar varsa çocukla değil doğrudan antrenörle bunu paylaşın. Çocuğunuzun benzer yaş grubundaki çocuklarla bir arada olması yada fiziksel olgunluk ve gelişimlerine yeteneklerine göre gruplara ayrılmış olması yaralanma risklerine karşı önemli bir koruyucu etken olacaktır. Isınma ve soğuma dönemleri içi yeterli zaman ayırmaları yaralanmalardan korunma konusunda sorumluların yeterli ilgi göstermelerine yönelik bir işaret olarak değerlendirilebilir.

Anne baba için pratik öneri; “oturun ve izleyin”. Vaktiniz elverdiğince çocuğunuzu sporda izleyin, onu olumlu yönde güdüleyin ve cesaretlendirin. ”Fair play” in (centilmenliğin) önemini vurgulayın, yapabiliyorsanız çocuğunuz için bir sporcu olarak örnek olun Çocuk 11 -12 yaşlarına ulaştıktan sonra yarışma ruhu ve kazanma hırsını artırmaya yönelik olarak bilinçlendirmeye ve de motive etmeye başlamak önerilmektedir. Her şeye rağmen kazan sloganı ile hareket etmek birçok çocuğun spordan soğumasına yol açabilecektir.

Çocuğunuzun fiziksel yetenekleri konusunda gerçekçi olun. Çocuğunuzun kendisine gerçekçi hedefler belirlemesine yardımcı olun.

Organize sporlar çağında çocuğunuzun gerçekten oynamak isteyip istemedi konusunda emin olunuz, hiçbir zaman zorlamayın ve ısrar etmeyin. Spora katılımın çocuğunuzun eğitim programını etkilemesine izni vermeyin, aynı zamanda okuldaki müzik gibi başka etkinliklere ve aktivitelere de katılacaktır. Spor ile bunları karıştırdığında bunalabilir.

Eğer çocuğunuz yaptığı sporu ya da aktiviteyi bırakmak isterse çocuğu etkileyen aşırı antrenman ya da başka benzeri stresleri gözden geçirin. Bir süre sonra çocuğunuz aynı aktiviteye tekrar dönebilir ya da başka bir aktivite yapmayı isteyebilir. Bu konuda aşırı ısrarcı olmak doğru bir yaklaşım değildir. Çocuğunuzun katıldığı spor ya da aktiviteyi öncelikle uzun dönemli sağlık açısından yararları ile değerlendirin. Çocuğun aktiviteyi yaparken formda olması, sağlıklı olması ve de mutlu olması amaçlanmalıdır. Çocuğunuz kazansa da, kaybetse de onu sevdiğinizi bildiğinden emin olun. Takımın diğer üyeleri ve çocuğunuz için amigoluk yapın. Oyun ve yarışmalarda duygularınızı kontrol edin diğer oyuncu, antrenör ve görevlilere bağırmayın.

Ailenin üzerine çok yük düştüğü unutulmamalıdır. Anne baba olarak çocuğunuzu dinleyin. Erken yaşlara fiziksel aktivite alışkanlığı ile birlikte kazanılacak iyi bir beslenme alışkanlığı çocuğunuzun sağlıklı bir erişkin birey olma şansını artıracaktır. Yeteneği çok fazla olmasa da çocuğunuz destek ve iyi yönlendirme ile çok başarılı olabilecektir.

SONUÇ

Çocukların gelişiminde sporun gelişiminin Sağlık, Psikolojik ve Bedensel olumlu etkilerinin gözlemlendiği ve ne denli önemli sonuçlar doğurduğu kesinleştirilmiştir. Eğitim ve sporun birlikte yürütülmesi çok önemlidir. Ülkemizde şu anda bu iki unsurun birlikteliği zor şartlarda yürümektedir. 5 yaşında başlayan ve uzman görüşleri ile öncelikle yüzme, atletizm ve jimnastik branşlarının uygulanması sonrasındaki süreçte ise çocuğun ana sporları alması ile branş seçimine geçilmesi öngörülmektedir. Branş seçimi ile birlikte ise bireysel sporların kişiyi bencilleştirdiği, takım sporunun ise paylaşımcı, üretken insan modeline soktuğu gözlemlenmiştir. Ancak burada en önemli konu sporun Bedensel, Ruhsal ve Eğitime verdiği katkıda birleştirdiği sonucuna varılmıştır.

Emre Tural,

KAYNAKLAR

► Doç.Dr.Ergun Çetinkaya

www.tenisklinik.com.tr -internet sitesinde 9 Eylül 2008 tarihli yazısı,

► Emre Dağdelen

www.emredagdelen.net -internet sitesinde yayınlanan 4 kamera 1 maç isimli yazısından,

www.basketbolegitim.com  internet sitesinde yayınlanan Emre Tural röportajından bir kesit

► Dr.Mesut Nalçakan

www.populermedikal.com -internet sitesinde yayınlanan Çocuk ve Spor isimli makalesinden.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir